Doç. Dr. Ayşe Nur Torun İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı


Doç. Dr.Ayşe Nur TORUN

Obezite ve İnsülin Direnci 

Tanım olarak obezite vücudun yağ oranındaki artıştır. Obezite tanım ve sınıflamasında vücut kitle indeksi (VKİ:Vücut ağırlığı (kg)/ boy2 (m)) adı verilen bir değer kullanılır. Bu değer 30 kg/m2 ve üzerinde ise kişi obez olarak kabul edilir. Vücuttaki bu fazla yağ özellikle karın içi organlarda ve çevresinde depolanmaktadır. Bu bölgedeki yağ dokunun en önemli özelliği bazı hormon ve faktörleri salgılayabilecek kapasitede olmasıdır. Bu faktör ve hormonlar ise iştah kontrolü, metabolik hız, insülinin etkisini göstermesi (bkz. Tip 2 DM bölümü) ve sistemik yangı (iltihap, inflamasyon) üzerine etki eder. Obezite bu yolla uzun dönemde kanser, Tip 2 Diabetes Mellitus, kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon ve hiperlipidemi gibi ciddi sorunların gelişmesine neden olabilir.  

 

İnsülin direnci ise, kabaca insülinin hücre üzerinde etkisini yeterince gösterememesidir (bkz. T2 DM başlığı). İnsülin direnci, alınan fazla kalorilerin karın içinde yağ olarak depolanması ve bu yağ dokudan salınan hormon ve faktörlerin etkisi ile ortaya çıkan bir durumdur, yani obezitenin bir sonucudur. Çok nadiren ailesel özellikte insülin direnci de görülebilmektedir. İnsülin direncinde insülinin etkisini gösterebilmesi için normal şartlarda gerektiğinden daha fazla insüline ihtiyaç duyulur. Bu fazla insülini salgılamak içi pankreas daha fazla çalışmak zorunda kalır. Bu da kanda insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur. Ancak insülinin şekeri hücre içine sokmak dışında büyüme ve hücre çoğalması ile ilişkili olaylarda da etkisi vardır. Yüksek insülin düzeyleri ile bu olaylar abartılı olarak sürdürülmüş olur. İşte bu abartılı yollar da kanser, damar sertliği, kadınlarda kısırlık, tüylenme ve yumurtlama bozuklukları gibi hastalıkların gelişmesine neden olabilir. Sonuç olarak, insülin direnci sıklıkla bir neden değil, bir sonuçtur ve artmış yağ dokunun kontrollü olarak azaltılması ile düzelebilir bir durumdur.